Miras bırakanın (muris), vefatından önce yaptığı bazı bağışlamalar veya vasiyetname yoluyla gerçekleştirdiği işlemler, yasal mirasçıların “saklı pay” olarak adlandırılan dokunulmaz haklarını ihlal edebilir. Eğer miras bırakanın bu tasarrufları nedeniyle miras hakkınızın eksik kaldığını düşünüyorsanız, Türk Medeni Kanunu size tenkis davası açma hakkı tanımaktadır. Tuva Hukuk ve Danışmanlık olarak hazırladığımız bu rehberde, tenkis davasının ne olduğunu, kimlerin bu davayı açabileceğini ve süreç hakkında bilmeniz gereken tüm kritik detayları adım adım açıklayacağız.
Saklı Pay Nedir ve Saklı Paylı Mirasçılar Kimlerdir?
Tenkis davasının temelini oluşturan kavram “saklı pay”dır. Saklı pay, miras bırakanın üzerinde istediği gibi tasarruf edemeyeceği, kanun tarafından korunan ve belirli yasal mirasçılara ait olan miras payını ifade eder.
Türk Medeni Kanunu’na göre saklı paylı mirasçılar şunlardır:
- Altsoy: Miras bırakanın çocukları, torunları ve onların çocukları.
- Anne ve Baba: Miras bırakanın annesi ve babası (eğer altsoy yoksa).
- Eş: Miras bırakanın hayatta olan eşi.
Kardeşlerin saklı pay hakkı 2007 yılında yapılan kanun değişikliği ile kaldırılmıştır.
Bu mirasçılık durumu, 10 Mayıs 2007 tarihinde yapılan bir kanun değişikliği ile miras bırakanın kardeşlerinin saklı paylı mirasçı statüsünden çıkarılmasıyla önemli bir revizyondan geçmiştir. Bu değişiklik, 10 Mayıs 2007’den sonra gerçekleşen ölümlerde geçerli olup, bu tarihten önce gerçekleşen ölümler için açılan davalarda kardeşlerin saklı payı göz önünde bulundurulmaya devam edilir.
Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, saklı paylı mirasçıların, miras bırakanın yaptığı ve saklı paylarını ihlal eden karşılıksız kazandırmaların (bağışlama, vasiyet vb.) yasal sınırlara çekilmesini ve hak ettikleri payı almalarını sağlayan bir miras hukuku davasıdır.
Kısacası bu dava, “Miras bırakan malvarlığında orantısız bir tasarrufta bulundu ve benim dokunulmaz hakkımı ihlal etti. Bu durumun düzeltilmesini talep ediyorum.” demektir.
Tenkis davası, hukuki niteliği itibarıyla “yenilik doğuran” bir davadır (yenilik doğuran dava). Bu, mahkeme kararının yeni bir hukuki durum yarattığı ve miras bırakanın tasarrufunun kısmen veya tamamen ortadan kaldırıldığı anlamına gelir. Bu dava, miras bırakanın sağlığında açılamaz; ancak onun ölümünden sonra, mirasın açıldığı tarihte gündeme gelir ve ancak bu andan itibaren dava açılması mümkün hale gelir.
Tenkis Davasının Şartları Nelerdir?
Bir tenkis davasının açılabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
- Saklı Paylı Mirasçı Olmak: Davayı yalnızca yukarıda sayılan saklı paylı mirasçılar açabilir.
- Saklı Payın İhlal Edilmesi: Murisin yaptığı kazandırma, saklı paylı mirasçının hakkını zedelemelidir.
- Karşılıksız Bir Kazandırma Olması: Vasiyetname veya bağışlama gibi murisin malvarlığını azaltan karşılıksız bir işlem bulunmalıdır.
Tenkis Davasında Süreler: Hak Düşürücü Süreye Dikkat!
Tenkis davası açma hakkı süresiz değildir ve hak düşürücü sürelere tabidir. Bu süreler kaçırıldığında dava açma hakkı tamamen ortadan kalkar.
- 1 Yıllık Süre: Saklı paylı mirasçıların, saklı paylarının ihlal edildiğini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl içinde davayı açmaları gerekir.
- 10 Yıllık Süre: Her durumda, vasiyetnamelerin açıldığı veya mirasın açıldığı tarihten itibaren 10 yıl geçmekle dava açma hakkı düşer.
Bu nedenle, hak kaybı yaşamamak için süreci bir avukat ile takip etmek kritik öneme sahiptir.
Saklı Pay Oranları
Saklı pay oranları, her bir mirasçı grubu için farklılık göstermektedir ve yasal miras payının belirli bir kesri olarak hesaplanır. Miras bırakanın tasarruf edebileceği kısım, toplam mirastan mirasçıların saklı paylarının düşürülmesiyle belirlenir.
Aşağıdaki tablo, mirasçı zümrelerine göre saklı pay oranlarını özetlemektedir:
Mirasçı Zümresi | Yasal Miras Payı | Saklı Pay Oranı | Notlar |
Altsoy (Çocuk, Torun, Evlatlık) | Yasal payın tamamı | Yasal miras payının ½’si (1/2) | Evlatlıklar da bu gruba dahildir . |
Anne ve Baba | Yasal payın tamamı | Yasal miras payının ¼’ü (1/4) | Sadece miras bırakanın üstsoyu değil, anne ve babanın da saklı payı vardır. |
Sağ Kalan Eş | Duruma göre değişir | Birinci ve ikinci zümreyle mirasçı ise, yasal miras payının tamamı; tek başına veya üçüncü zümreyle mirasçı ise, yasal miras payının ¾’ü (3/4) . | Eşin saklı payı, mirasçı olduğu diğer zümrelere göre dinamik olarak değişmektedir. |
Sağ kalan eşin saklı pay oranının değişkenliği, miras hukukunun aile yapısının karmaşıklığına verdiği önemi gösterir. Eşin, miras bırakanın en yakın kan bağı mirasçıları (altsoy ve anne/baba) ile mirasçı olduğu durumlarda saklı payının yasal miras payının tamamı olarak belirlenmesi, kanunun eşin bu temel aile birimleri içindeki konumunu güçlendirme amacı taşıdığını ortaya koyar.
Bu yazımızla birlikte daha önce yazmış olduğumuz Tenkis Davası (Mirasta Saklı Pay) başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.
Zamanaşımı ve Süreler
Tenkis davası, hak düşürücü sürelere (hak düşürücü süre) tabidir. Bu süreler, zamanaşımı sürelerinden farklı olarak, mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır ve dava açma hakkını kesin olarak sona erdirir.
Tenkis davası için iki temel hak düşürücü süre bulunmaktadır:
- Göreli (Sübjektif) Süre: Saklı payı zedelenen mirasçı, bu ihlali ve ihlale neden olan kazandırmayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Öğrenme tarihi, vasiyetnamenin okunması, bağışın ortaya çıkması veya mal kaçırma işleminin anlaşılması gibi olaylarla sabitlenir. Yargıtay uygulamasına göre, aksi yönde bir delil sunulmadığı takdirde, öğrenme tarihi miras bırakanın ölüm tarihi olarak kabul edilebilir. Bu durum, mahkemenin nihai kararları belirlerken hukuki belirsizlikleri ortadan kaldırma ve miras ilişkilerini bir an önce kesinleştirme çabasını yansıtmaktadır.
- Mutlak (Objektif) Süre: Miras bırakanın ölümünden itibaren her halükarda on yıl geçtikten sonra tenkis davası açma hakkı düşer. Eğer dava konusu bir vasiyetname ise, on yıllık süre vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu mutlak süre, miras işlemlerinin sonsuz bir belirsizlik içinde kalmasını engellemek için konulmuş bir üst sınırdır.
Tapu İptali ve Tenkis Davası
Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma) Kavramı
Miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği bir taşınmazı, tapuda satış gibi göstererek devretmesi, “muris muvazaası” olarak adlandırılır. Bu kavramın hukuki dayanağı, Yargıtay’ın 1 Nisan 1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’dır. Muvazaanın ispatı, miras bırakanın gerçek iradesinin bağışlama olduğunu, ancak görünüşteki işlemin satış olduğunu göstermeyi gerektirir. Bu karar, sadece tapulu taşınmazların devrini kapsamakta olup, vasiyetname gibi ölüme bağlı tasarruflar veya tapusuz taşınmazlar için uygulanmaz.
Dava İlişkisi
Tapu iptali ve tescil davası, muris muvazaası nedeniyle açılabildiği gibi, tenkis davasıyla birlikte de açılabilir. Bu iki dava türü arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Muris muvazaasına dayalı tapu iptali davası, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, tüm mirasçılar tarafından açılabilir. Bu durum, miras bırakanın yaptığı muvazaalı işlemin baştan itibaren geçersiz olduğu kabulünden kaynaklanır. Tenkis davası ise, sadece saklı paylı mirasçılar tarafından açılabilen ve miras bırakanın geçerli bir tasarrufunun saklı payları ihlal etmesi durumunda gündeme gelen bir davadır. Dolayısıyla, bir işlemde muvazaa yoksa ancak tenkise tabi ise, bu durumda saklı paylı mirasçıların tenkis davası açması gerekir.
Vasiyetnamenin İptali ve Tenkis Davası
Vasiyetnamenin İptal Sebepleri
Bir vasiyetnamenin iptali, TMK’nın 557. maddesinde belirtilen dört temel sebebe dayanır:
- Ehliyetsizlik: Miras bırakanın vasiyetnameyi düzenlediği sırada ayırt etme gücünden yoksun olması. Bu durumun tespiti, Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak raporlarla uzmanlık gerektiren bir incelemeyi gerektirir.
- İrade Sakatlıkları: Vasiyetnamenin miras bırakanın yanılması (yanılma), aldatılması (aldatma), korkutulması (korkutma) veya zorlanması (zorlama) sonucunda yapılması.
- Hukuka veya Ahlaka Aykırı İçerik: Tasarrufun içeriği, koşulları veya yüklemelerinin hukuka veya ahlaka aykırı olması.
- Şekil Noksanlığı: Vasiyetnamenin kanunda öngörülen resmi şekil şartlarına uyulmadan düzenlenmesi.
Bu sebeplerden biri mevcutsa vasiyetnamenin iptali istenebilir. Ancak, bir vasiyetnamenin geçerliliği kanunla korunmakta olup, ancak mahkeme kararıyla geçersiz hale getirilebilir.
Terditli Dava (Aşamalı Talep)
Vasiyetnamenin iptali davası ile tenkis davası, aynı dava dosyasında terditli (terditli) olarak, yani aşamalı bir talep şeklinde ileri sürülebilir. Bu stratejik bir yaklaşımdır. Davacı, öncelikle vasiyetnamenin iptalini (asıl talep) ister, mahkeme bu talebi reddederse tenkis talebinin (fer’i talep) değerlendirilmesini talep eder. Yargıtay, terditli açılan davalarda mahkemenin önce iptal talebini incelemesi, bu talep reddedilirse tenkis talebini değerlendirmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu yaklaşım, tek bir dava ile hak kaybı riskini azaltmak ve mirasçının alternatifli taleplerini mahkemeye sunarak hak arama sürecini güvence altına almayı amaçlar. Bu davayı açacak kişinin saklı pay sahibi bir mirasçı olması zorunludur.
Muvazaa Tenkis Davası
Muvazaanın Tespiti ve İspat Yükü
Muris muvazaasına dayanan tenkis davası, işlemin muvazaalı olduğunu ve mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığını iddia eden davacı (davacı) üzerindeki ispat yükü (ispat yükü) ile başlar. İspat, miras bırakanın gerçek iradesinin, görünürdeki işlemle (görünüşteki sözleşme) gizlenen asıl iradeden (gizli sözleşme) farklı olduğunu ortaya koymayı gerektirir. Bu, genellikle bedelsiz devir (karşılıklılık/ivaz olgusu) veya tapudaki satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki fahiş fark gibi olgularla desteklenir.
Yargıtay kararlarında, muvazaanın varlığının tespiti, miras bırakanın yaşı, sağlık durumu, mirasçılarla ilişkileri ve yapılan işlemin olağan hayat akışına uygunluğu gibi subjektif ve objektif delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesini gerektiren, olaya özgü bir inceleme olarak kabul edilir. Bu durum, muvazaa iddialarının yalnızca hukuki metinlerle değil, aynı zamanda olayın tüm koşullarının detaylı bir şekilde araştırılmasıyla ortaya konulması gerektiğini göstermektedir.
Tenkis Davası Nerede Açılır ve Görevli Mahkeme
Tenkis davası, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen yetkili ve görevli mahkemelerde açılmalıdır.
- Görevli Mahkeme: Mirasta tenkis davaları, malvarlığına ilişkin bir dava olması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemelerinde (Asliye Hukuk Mahkemeleri) görülür.
- Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme ise miras bırakanın en son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kuralı, kamu düzeniyle (kamu düzeniyle) ilgili olup, mahkeme tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır.
Tenkis Davasında İspat Yükü
Tenkis davasında ispat yükü, davacıya aittir. Davacı mirasçı, miras bırakanın tasarruflarının saklı payını ihlal ettiğini ve bu nedenle tenkis gerektirdiğini kanıtlamak zorundadır. Bu ispat süreci, net terekenin (net tereke) doğru bir şekilde hesaplanmasını ve miras bırakanın tasarruf oranını aştığının net bir şekilde ortaya konulmasını gerektirir.
Tenkis Davası Harç
Tenkis davası, değer üzerinden harca (nispi harç) tabi bir dava türüdür. Dava harcı, tenkis talep edilen miktarın değeri üzerinden hesaplanır. Bu hesaplama, davanın maliyetini doğrudan etkileyen önemli bir unsurdur.
Hesaplama ve Örnekler
Tenkis hesabı, iki aşamalı bir süreçten oluşur: öncelikle net tereke belirlenir, ardından tasarruf oranı ve saklı paylar hesaplanarak ihlal olup olmadığı tespit edilir.
Net Terekenin Hesabı
Net tereke, miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla sahip olduğu tüm malvarlığı değerlerinin (aktifler) toplamından, borçları ve diğer yükümlülüklerin (pasifler) düşürülmesiyle bulunur.
- Aktifler: Taşınır ve taşınmaz mallar, para, alacaklar, banka mevduatları gibi tüm değerlerdir.
- Pasifler: Miras bırakanın borçları, cenaze giderleri ve miras bırakanla birlikte yaşayan kimselerin üç aylık geçim giderleridir.
Tereke değerleri, mirasın açıldığı tarihteki rayiç (gerçek piyasa) değerleri üzerinden hesaplanmalıdır. Yargıtay, pasif terekenin takdiri olarak belirlenmesini (taktiren belirlenmiş) isabetli bulmamakta ve detaylı bir araştırma yapılmasını talep etmektedir. Bu durum, tereke hesabının basit bir aritmetik işlemden öte, her kalemin titizlikle belgelenmesini ve değerlendirilmesini gerektiren hukuki bir süreç olduğunu göstermektedir.
Tasarruf Oranının Tespiti ve Örnek Hesaplamalar
Miras bırakanın tasarruf edebileceği kısım, net tereke değerinden saklı paylı mirasçıların toplam saklı payları çıkarılarak bulunur. Aşağıda farklı mirasçı senaryolarına göre örnek hesaplamalar yer almaktadır:
Mirasçı Durumu | Yasal Miras Payları | Saklı Payları | Toplam Saklı Pay Oranı | Tasarruf Oranı |
Örnek 1: Miras bırakanın 2 çocuğu ve 1,000,000 TL miras bıraktığı durum. | Her çocuk için 1/2 (500,000 TL) | Her çocuk için yasal payın 1/2’si, yani 1/4 (250,000 TL) [8] | $1/4 + 1/4 = 1/2$ | $1-1/2 = 1/2$ |
Örnek 2: Miras bırakanın eşi, 2 çocuğu ve 1,200,000 TL miras bıraktığı durum. | Eş için 1/4 (300,000 TL), her çocuk için 3/8 (450,000 TL) | Eş için 1/4 (300,000 TL), her çocuk için 3/16 (225,000 TL) | $1/4 + 3/16 + 3/16 = 10/16 = 5/8$ | $1-5/8 = 3/8$ |
Örnek 3: Miras bırakanın anne ve babası sağ ise ve 800,000 TL miras bıraktığı durum. | Anne ve baba için 1/2’şer (400,000 TL) | Anne ve baba için yasal payın 1/4’ü, yani 1/8 (100,000 TL) | $1/8 + 1/8 = 1/4$ | $1-1/4 = 3/4$ |
Mirasta Tenkis Davası ve Denkleştirme Farkları
Miras hukukunda denkleştirme (iade) ve tenkis kavramları sıklıkla karıştırılsa da, birbirinden bağımsız ve farklı amaçlara hizmet eden iki ayrı hukuki kurumdur. Denkleştirmenin temel amacı, miras bırakanın sağlığında yasal mirasçısına yaptığı karşılıksız kazandırmaların, diğer mirasçılar arasında eşitliği sağlamak için miras payına mahsup edilmesi veya terekeye geri verilmesidir. Tenkis ise saklı payları korumayı hedefler.
Özellik | Denkleştirme (TMK m. 669-675) | Tenkis (TMK m. 560-571) |
Amacı | Yasal mirasçılar arasında eşitliği sağlamak | Saklı paylı mirasçıların asgari payını korumak |
Konusu | Sadece sağlararası karşılıksız kazandırmalar | Hem ölüme bağlı tasarruflar hem de sağlararası karşılıksız kazandırmalar |
Davacı | Sadece yasal mirasçılar | Sadece saklı paylı mirasçılar |
Davalı | Sadece yasal mirasçılar | Hem mirasçılar hem de üçüncü kişiler |
Hukuki Niteliği | Tamamlayıcı niteliktedir; miras bırakanın iradesiyle değiştirilebilir. | Emredici niteliktedir; miras bırakanın iradesiyle değiştirilemez |
Öncelik Sırası | Yasal denkleştirme yükümlülüğüne tabi olan bir kazandırma, tenkise tabi tutulmadan önce denkleştirmeye tabi tutulur | Denkleştirme hükümlerinin yetersiz kaldığı durumlarda başvurulan ikincil bir yoldur |
Hukuki süreçte, denkleştirme ve tenkis taleplerinin birlikte ve terditli olarak ileri sürülmesi mümkündür. Mahkeme, öncelikle denkleştirme talebini değerlendirir . Zira çoğun içinde az da bulunur ilkesi gereğince, denkleştirme sonucunda kazandırmanın tamamı terekeye iade edildiği için tenkis talebine gerek kalmayabilir. Ancak denkleştirme talebi, saklı payı tamamen karşılayamazsa veya kazandırma denkleştirmeye tabi değilse (örneğin mirasçı olmayan üçüncü kişiye yapılmışsa), o zaman tenkis davası devreye girer. Bu hukuki sıralama, miras davalarında doğru stratejinin belirlenmesi ve hak kaybı yaşanmaması açısından hayati öneme sahiptir.